top of page
HELİN KARTALMIŞ

Simple Present Tense / Geniş Zaman

Güncelleme tarihi: 12 Nis 2021



İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN OLUMLU CÜMLE FORMÜLÜ: SUBJECT(ÖZNE)+ FİİLİN YALIN HALİ (FİİLİN BİRİNCİ HALİ = V1) / FİİLİN -S TAKISI ALMIŞ HALİ (Vs) I/You/We/They özneleri ile olumlu cümlelerde fiiller takı almadan ve hiçbir yardımcı fiil kullanılmadan gelir. Yani fiil yalın halinde olmalıdır. I play football every day. (Ben her gün futbol oynarım) They visit me twice a week. (Onlar haftada iki kez beni ziyaret eder) We swim in the sea in the summers. (Biz yazları denizde yüzeriz) Elephants live in Asia and Africa. (Filler Asya ve Afrika’da yaşar) He / she / it öznelerinden sonra olumlu cümlelerde fiillere –s / -es takısı eklenir. Fiillere -s takısı getirilirken dikkat edilmesi gerekenler: Fiilerin –s/-es takısı almasında yazım farklılıkarı: Bir çok fiil değişiklik olmadan –s alır: Play – plays Read – reads Take – takes Sleep – Sleeps Listen – Listens Chat – Chats Speak – Speaks Talk – Talks Come – Comes Bring – Brings Eat – Eats Drink – Drinks Drive – Drives Ride – Rides -o, -x, -sh, -ch, -s ile biten fiiller: –es alır. Go -goes Do – does Watch – watches Finish – finishes Kiss – Kisses Wash – Washes Fix – Fixes A mechanic fixes cars. (Bir tamirci arabaları tamir eder.) Jane washes her hair everyday. (Jane saçlarını her gün yıkar.) He watches TV every night. (O her gece TV izler.) Jim does his homeworks every week. (Jim ödevlerini her hafta yapar.) Jake goes shopping on Wednesdays. (Jake çarşamba günleri alışverişe gider.) Sessiz harf + -y ile bitenler: –y düşer ve –ies alır. Try – tries Cry – cries Study – studies Fly – Flies Ali studies Geography every Sunday. (Ali her pazar coğrafya çalışır.) Phil tries to solve this problem. (Phil bu problemi çözmeye çalışır.) The baby cries everyday. (Bebek her gün ağlar.) A bird flies. (Bir kuş uçar.) -y’den önce ünlü bir harf varsa bu kural geçerli değildir. Direkt –s takısı getirilir. play – plays pay – pays say – says stay – stays My son plays basketball every evening. (Oğlum her akşam basketbol oynar.) My father pays the bills. (Faturaları babam öder.) She says that she loves Turkish. (Türkçeyi sevdiğini söyler.) My cousin stays with us every weekend. (Kuzenim her hafta sonu bizle kalır.) Have fiili: has olur. Have – has He has a baby brother. (Onun bebek kardeşi var.) She has lunch at 12.00. (O, 12.00’de öğle yemeği yer.) Alex has a house in Brazil. (Alex’in Brezilya’da bir evi var.) Hank has a new cellphone. (Hank’in yeni bir cep telefonu var.) Örnek cümleler; She plays football at weekends. (O hafta sonları futbol oynar) My father watches the news every evening. (Babam her akşam haber izler) She usually has breakfast in the mornings. (O sabahları genellikle kahvaltı yapar) School starts at 8:00 in the morning and finishes at 4 in the afternoon. (Okul sabah 8’de başlar ve öğleden sonra 4’te biter) I wake up at 7.00 in the mornings. (Sabahları 7de uyanırım.) İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN OLUMSUZ CÜMLE FORMÜLÜ: SUBJECT (ÖZNE) + don’t /doesn’t + FİİLİN YALIN HALİ (V1) Olumsuz ve soru yapmak için, I, you, we, they ile do; he, she, it ile does yardımcı fiilleri kullanılır. Does yardımcı fiili kullanılan olumsuz ve sorularda fiile –s/-es takısı eklenmez, çünkü bu ek does yardımcı fiiline gelmiştir. Örnek cümleler: I don’t play football every day. (Ben her gün futbol oynamam) We don’t like foreigners here. (Biz burada yabancıları sevmeyiz) People don’t have three eyes. (İnsanlar üç göze sahip değiller) I don’t get up early on Sunday mornings. (Pazar sabahları erken kalkmam) She doesn’t play football at weekends. (O hafta sonları futbol oynamaz) My teacher doesn’t work at weekends. (Öğretmenim hafta sonları çalışmaz) He doesn’t have breakfast most mornings. (O çoğu sabah kahvaltı yapmaz) A cat doesn’t chase a dog. (Bir kedi bir köpeği kovalamaz) İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN SORU CÜMLESİ FORMÜLÜ:

  1. (SORU KELİMESİ VARSA) : SORU KELİMESİ + DO/DOES + SUBJECT(ÖZNE) + FİİLİN YALIN HALİ (V1) ?

  2. (SORU KELİMESİ YOKSA): DO/DOES + SUBJECT(ÖZNE) + FİİLİN YALIN HALİ (V1)?

İngilizcede soru cümleleri temelde hep aynı mantıkla oluşturulur. Eğer bir soru kelimesi varsa (What, When, Why, What time, How…) ilk önce soru kelimesi gelmelidir. Sonrasında ise auxiliary verb (yardımcı fiil) ve daha sonra özne gelir. İstisna durumlar da vardır ancak genellikle bu şekildedir. İngilizce Soru kelimeleri, İngilizce olarak tanımları ve Türkçe anlamları + Örnek soru cümleleri ve cevapları What We use “what” when we ask about a thing or things. TÜRKÇE: Ne? Örnek cümleler: A: What is your name? (Adın ne?) B: My name is Jenny. (Adım Jenny.) A: What do you do for a living? (Ne işle meşgulsünüz?) B: I am a lawyer.(Avukatım.) A: What is your nationality? (Senin milliyetin nedir? B: I am Turkish. (Türk’üm.) A: What are your favourite movies? (En sevdiğin filmler nelerdir?) B: My favourite movies are Star Wars and Matrix. (En sevdiğim filmler Star Wars ve Matrix.) “What” soru kelimesi kullanılarak başka soru kelimeleri de türetilir: What time We use “what time” when we are asking about time. But not a specific day or month. “What time” is used to ask exact time of something. TÜRKÇE: SAAT KAÇTA? Örnek cümleler: A: What time is it? (Saat kaç) B: It is two o’clock. (Saat iki.) A: What time do you wake up? (Saat kaçta uyanırsın?) B: I wake up at nine o’clock. (Saat dokuzda uyanırım.) A: What time does the movie start? (Film saat kaçta başlar?) B: It starts at eleven o’clock. (Saat on birde başlar.) What type of + noun We use “what type of” to ask type, kind or genre of something. After “what type of” a noun must be used, because it aims to ask “type of something“. TÜRKÇE: NE TÜR? What type of’dan sonra mutlaka bir isim kullanılır, çünkü bir şeyin türünü sormak için kullanılır. What type of’dan sonra gelen kelime çoğul veya tekil olabilir. “What type” yerine “What kind” ya da “What genre” da kullanılabilir. Çünkü ‘type’, ‘kind’ ve ‘genre’ kelimeleri aynı anlamlara gelirler. Örnek cümleler: A: What kind of movies do you like? (Ne tür filmler seversin?) B: I like action movies. (Aksiyon filmleri severim.) A: What kind of a movie is “Scream”? (“Çığlık” ne tür bir filmdir?) B: It is a horror movie. (Korku filmi.) A: What genre of music do you like? (Ne tarz müzik seversin?) B: I like pop music. (Pop müzik severim.) What shape We use “what shape” to ask about shape of someting (triangle, square, oval etc.) TÜRKÇE: …IN ŞEKLİ NE? Örnek cümleler: A: What shape is this box? (Bu kutunun şekli ne?) B: It is square. (Kare.) A: What shape is this clock? (Bu saatin şekli ne?) B: It is oval. (Oval.) A: What shape is that table? (Bu masanın şekli ne?) B: It is rectangle. (Dikdörtgen) What colour It is used to ask colour of something. TÜRKÇE: NE RENK? Örnek cümleler: A: What colour is your hair? (Saçın ne renk?) B: It is black. (Siyah) A: What colour are these pencils? (Bu kalemler ne renk?) B: They are blue. (Mavi.) Who It is used to ask about a person. “Who” may ask whether the subject or the object of a sentence. When it asks the subject, the question must be formed as an affirmative sentence. TÜRKÇE: KİM? “Who” soruları cümlenin öznesini veya nesnesini sorabilir. Özneyi soran “who” soruları, olumlu bir cümle gibi kurulur, yani Simple Present Tense’de özneyi soran Who sorusunda do/does bulunmaz. Who’dan sonra gelen eylem de -s takısı alır, çünkü “Who” 3. tekil şahıs olarak algılanır ve 3. tekil şahıs olarak çekimlenir. Örnek cümleler: A: Who works on Sunday? (Pazar günü kim çalışır?) ——–>> Bu soru özneyi sormaktadır. Soru cümlesine baktığımızda “Who”dan başka özne olabilecek bir öğe yoktur ve sorunun kendisinden de “Who”nun özneyi sorduğu apaçık bellidir, soru Pazar günü kim çalışır/ Pazar günü çalışan kim? şeklinde özneyi bulduran bir soru sormaktadır. B: Ali works on Sunday. (Pazar günü Ali çalışır.) A: Who do you go shopping with? (Alışverişe kimle gidersin?) ——->> Bu soru özneyi sormaz. Soru cümlesinin öznesi “you”dur. B: I go shopping with my best friend. (Alışverişe en yakın arkadaşımla giderim.) A: Who do you know here? (Burada kimi tanıyorsun?) B: I know nobody. (Kimseyi tanımıyorum.) Whose It is used to ask possession. TÜRKÇE: KİMİN? “WHOSE” MUTLAKA BİR İSİMDEN ÖNCE KULLANILIR. ÇÜNKÜ “KİMİN KALEMİ”/”KİMİN KİTABI” GİBİ BİR TAMLAMA OLUŞTURUR, BU TAMLAMALARI AYIRAMAYIZ. Örnek cümleler: A: Whose books are these? (Bunlar kimin kitapları?) B: They are my books. (Benim kitaplarım.) / They are mine. (Benim.) A: Whose shirt is that? (O kimin gömleği?) B: It is her shirt. (Onun gömleği.) / It is hers. (Onun.) A: Whose box is this? (Bu kimin kutusu?) B: It is his box. (Onun kutusu.) / It is his. (Onun.) When We use “when” to ask about time. It can be day, year, month, date or week. TÜRKÇE: NE ZAMAN? Örnek cümleler: A: When do you go to school? (Ne zaman okula gidersin?) B: I go to school on weekdays. (Okula hafta içi her gün giderim.) A: When is the exam? (Sınav ne zaman?) B: Next week. (Gelecek hafta.) A: When is her birthday? (Onun doğum günü ne zaman?) B: It is on 7th of June. (7 Haziran’da) A: When does Allan go shopping? (Allan ne zaman alışverişe gider?) B: He goes shopping at weekends. (Alışverişe haftasonları gider.) A: When does your mother call you? (Annen seni ne zaman arar?) B: She calls me everyday. (Beni her gün arar.) Where It is used to ask about a place. TÜRKÇE: NEREDE? / NEREYE? Örnek cümleler: A: Where do you go every morning? (Her sabah nereye gidersin?) B: I go to the supermarket. (Süpermarkete giderim.) A: Where do you live? (Nerede yaşıyorsun?) B: I live in Ankara. (Ankara’da yaşıyorum.) A: Where does Gina go on Saturdays? (Gina cumartesileri nereye gider?) B: She goes to the theatre on Saturdays. (Cumartesileri tiyatroya gider.) Why We use “why” to learn reason of something. Answers generally begin with “Because” TÜRKÇE: NEDEN? “Why” soruları bir şeyin sebebini sorarken kullanılır ve bu soruya cevap verirken cümleye genellikle “Because(ÇÜNKÜ)” ile başlanır. Örnek cümleler: A: Why do you study History? (Neden Tarih okuyorsun?) B: Because I like learning about ancient civilizations. (Çünkü antik uygarlıkları öğrenmeyi seviyorum.) A: Why does he drink water? (O neden su içer?) B: Because he is thirsty. (Çünkü susamış.) A: Why are you here? (Neden burdasın?) B: Because I live here. (Çünkü burda yaşıyorum.) “Why” ile sorulan soruların cevapları genellikle BECAUSE (ÇÜNKÜ) ile başlar. Ancak bazı cevaplarda BECAUSE kullanılmayabilir. Bunun sebebi ise “Why” sorularının SEBEP/NEDEN sormalarının yanı sıra AMAÇ sorarken de kullanılmalarıdır. AMAÇ soran “Why” sorularının cevapları BECAUSE ile başlayabileceği gibi, bu cevaplarda amaç belirten “to” da kullanılabilir. Amaç belirten “to” MUTLAKA BİR EYLEM ile kullanılır. BU EYLEM YALIN HALİNDE OLMALIDIR, HİÇBİR EK ALAMAZ. [to + fiilin yalın hali (fiilin 1. hali = v1)] AMAÇ SORAN “WHY” SORULARI VE CEVAPLAR: A: Why do you go to the shopping centre? (Alışveriş merkezine neden gidersin?) B: I go to shopping centre to buy clothes. (Alışveriş merkezine kıyafet almak için giderim.) / To buy clothes. (Kıyafet almak için.) A: Why does he jog everyday? (O neden her gün koşar?) B: He jogs everyday to lose weight. (Kilo vermek için her gün koşar.) / To lose weight. (Kilo vermek için.) ya da B: Because he wants to lose weight. (Çünkü kilo vermek istiyor.) A: Why do they buy French books? (Onlar neden Fransızca kitaplar alırlar?) B: They buy French books to study French. (Fransızca çalışmak için Fransızca kitaplar alırlar.) / To study French. (Fransızca çalışmak için.) ya da B: Because they want to study French. (Çünkü Fransızca çalışmak istiyorlar.) How We use “how” to ask about state, situation or features of something. It is also used to ask in what way or manner something is done. TÜRKÇE: NASIL? Örnek cümleler: A: How are you? (Nasılsın?) B: I am fine. (İyiyim.) A: How do you pay your rent? (Kiranı nasıl ödersin?) B: I pay it with my own money. (Kendi paramla öderim.) A: How does she go to work? (O işe nasıl gider?) B: She goes to work by her car. (İşe arabasıyla gider.) A: How do you feel on rainy days? (Yağmurlu günlerde nasıl hissedersin?) B: I feel sleepy. (Uykulu hissederim.) “How” soru kelimesi kullanılarak başka soru kelimeleri de türetilebilir: How old It is used to ask age of someone or something. TÜRKÇE: KAÇ YAŞINDA/ KAÇ YILLIK? Örnek cümleler: A: How old are you? (Kaç yaşındasın?) B: I am 24 years old. (24 yaşındayım.) A: How old is this building? (Bu bina kaç yıllık?) B: It is 250 years old. (250 yıllık.) A: How old is Republic of Turkey? (Türkiye Cumhuriyeti kaç yaşında/ kaç yıllık?) B: It is 95 years old. (95 yaşında/yıllık.) How often It is used to ask frequency. TÜRKÇESİ: NE SIKLIKLA? How often ile sorulan cevaplara sıklık zarfları ile cevap verilir, aşağıda sıklık zarfları kısaca özetlenmiştir, özetin altında How often ile oluşturulmuş örnek sorular ve cevapları yer almaktadır. Adverbs of Frequency (Sıklık zarfları) Always (her zaman) normally (normal olarak, genellikle) generally (genellikle) usually (genellikle) frequently (sık sık) often (sık sık) sometimes (bazen, ara sıra) rarely (nadiren) seldom (nadiren) hardly ever (hemen hemen hiç) never (asla, hiç bir zaman) Yukarıda verilmiş olan sıklık zarfları ÖZNEDEN SONRA, ANA FİİLDEN ÖNCE KULLANILIR. I always read a book before sleeping. (Ben her zaman uyumadan önce kitap okurum) She sometimes arrives at school late. (O bazen okula geç kalır) He rarely plays Minecraft. (O nadiren Minecraft oynar) Javier seldom visits his grandmother. (Javier büyükannesini nadiren ziyaret eder.) We hardly ever eat rice. (Neredeyse hiç pilav yemeyiz.) Jonas never lies. (Jonas asla yalan söylemez.) never” ile oluşturulan cümleler yapı bakımından olumlu, anlam bakımından olumsuzdur. Yani cümlede “not” olumsuzluk eki bulunmaz. Çünkü “never” kelimesi “no” ve “ever” kelimelerinin birleşiminden oluşur, yani kelimenin kendisinde zaten bir olumsuzluk vardır. Bu sebeple oluşturulan cümleler MUTLAKA OLUMLU CÜMLE YAPISINDA OLUŞTURULUR. Every (her) ile yapılan kelimeler: every day, every year, every month, every morning, etc. “always, generally, usually, sometimes, occasionally, often, frequently, rarely, seldom, hardly ever, never” gibi sıklık zarfları dışında sıklık ve zaman bildiren ifadeler cümlenin en sonunda kullanılır, cümle başında kullanılmaları da yanlış değildir. We go on holiday every summer. (Biz her yaz tatile gideriz) Selin gets up early every morning. (Selin her sabah erken kalkar) Every Monday, we go cycling. (Her pazartesi bisiklet sürmeye gideriz.) My brother and I go to Bodrum every June. (Erkek kardeşim ve ben her Haziran Bodrum’a gideriz.) every four years, every 365 days, etc. FIFA World Cup takes place every four years. (Dünya kupası her dört yılda olur) The earth turns around the sun every 365 days. (Dünya güneş etrafında her 365 günde döner) Once (bir kez), twice (iki kez) , three times (üç kez), four times (dört kez) vb. ile yapılan kelimeler: once a year, twice a day, three times a week, once a month, twice a week, three times a year, etc. Can eats twice a day. (Can günde iki kez yemek yer) We go to school five times a week. (Haftada beş kere okula gideriz) I take a shower four times a week. (Haftada dört kez duş alırım.) Felix plays GTA5 twice a week. (Felix haftada iki kez GTA5 oynar.) We go to Ankara once a year. (Ankara’ya yılda bir kez gideriz.) Once a week, I visit my grandmother’s grave. (Haftada bir kez büyükannemin mezarını ziyaret ederim.) Six times a day, he calls me. (Günde altı kez beni arar.) How often ile örnek sorular ve cevapları: A: How often do you wash your hair? (Saçlarını ne sıklıkla yıkarsın?) B: I wash my hair everyday. (Saçlarımı her gün yıkarım.) A: How often do you brush your teeth? (Dişlerini ne sıklıkla fırçalarsın?) B: I brush my teeth three times a day. (Dişlerimi günde üç kez fırçalarım.) A: How often do you watch TV? (Ne sıklıkla TV izlersin?) B: I rarely watch TV. (Nadiren TV izlerim.) A: How often does he eat fish? (O ne sıklıkla balık yer?) B: He never eats fish. (O hiçbir zaman balık yemez.) How long 1.“How long” is used to ask the length of something. TÜRKÇE: NE KADAR UZUN/ UZUNLUĞU NE KADAR? 2. Or, it is used to ask the length of time. TÜRKÇE: NE KADAR SÜRE? Örnek cümleler: A: How long is your hair? (Saçının uzunluğu ne kadar?) B: It is 53 cm long. (53 cm uzunluğunda.) A: How long does an eagle live? (Bir kartal ne kadar süre yaşar?) B: It leaves up to 300 years. (300 yıla kadar yaşar.) “How long” bir şeyin uzunluğunu sorduğunda, cevapta uzunluk belirten ifadeden sonra “long” kelimesi kullanılır. A: How long is this skirt? (Bu eteğin uzunluğu ne kadar?) B: It is 40 cm long. (40 cm uzunluğunda.) How tall How tall is used to ask height of someone or something. TÜRKÇE: NE KADAR UZUN/UZUNLUĞU NE KADAR? Hem “how tall” hem de “how long” uzunluk sorarken kullanılır, ancak aralarında önemli bir fark vardır. “How long” bir şeyin enine uzunluğunu sorar. “How tall” ise, boy veya yükseklik gibi uzunlukları sorarken kullanılır. Örnek cümleler: A: How tall are you? (Boyun kaç?) B: I am 165 cm tall. / I am 1 meter 65 centimeters tall. (1.65 uzunluğundayım.) “How tall” sorularının cevaplarında da uzunluk belirten ifadeden sonra “tall” kullanılır. A: How tall is this building? (Bu binanın uzunluğu ne kadar?) B: It is 100 meters tall. (100 metre uzunluğunda.) How far It is used to ask about distance. TÜRKÇESİ: NE KADAR UZAKTA? Örnek cümleler: A: How far is your home? (Evin ne kadar uzakta?) B: It is 50 meters away. (50 metre uzaklıkta.) A: How far is it from İstanbul to Ankara? (İstanbul Ankara arası ne kadar mesafedir?) B: It is 450 km. (450 km.) A: How far is it from the library to the school? (Kütüphaneden okul ne kadar uzaklıkta?) B: It is 20 steps away. (20 adım uzaklıkta.) How much 1. It is used to ask price of something. TÜRKÇE: NE KADAR? (FİYAT) 2. It is used to ask amount of uncountable nouns. TÜRKÇE: NE KADAR/ NE MİKTARDA? (SAYILAMAYAN İSİMLERİN MİKTARINI SORARKEN) Örnek cümleler: A: How much is this T-shirt? (Bu T-shirt ne kadar?) B: It is ten dollars. (On dolar.) A: How much are these cucumbers? (Bu salatalıklar ne kadaR?) B: They are six Turkish Liras per kilo. (Kilosu altı Türk Lirası.) SAYILAMAYAN İSİMLERİN MİKTARINI SORARKEN, HOW MUCH’TAN SONRA MUTLAKA İSİM KULLANILIR. ÇÜNKÜ FİYAT SORAN “HOW MUCH” İSMİ NİTELEMEZ, AMA MİKTAR SORAN “HOW MUCH” BİR SIFATTIR VE İSİMDEN ÖNCE GELMELİDİR: SOME CHEESE = HOW MUCH CHEESE: TIPKI MİKTAR BELİRTEN SIFATLAR GİBİ, “HOW MUCH” DA İSİMLERDEN ÖNCE KULLANILIR. FİYAT SORAN HOW MUCH İSE SIFAT DEĞİLDİR, BU YÜZDEN İSİMLERDEN ÖNCE GELMEZ. A: How much cheese is there? (Ne kadar peynir var?) B: There is some. (Biraz var.) A: How much sugar do you need? (Ne kadar şekere ihtiyacın var?) B: I need a little sugar. (Biraz şekere ihtiyacım var.) How many It is used to ask amount of countable nouns. TÜRKÇE: KAÇ TANE? “HOW MANY” DE BİR SORU SIFATIDIR VE İSİMLERDEN ÖNCE KULLANILIR. “HOW MANY” SAYILABİLEN İSİMLERİN MİKTARINI SORARKEN KULLANILIR VE HOW MANY’DEN SONRA GELEN KELİME MUTLAKA ÇOĞUL OLMAK ZORUNDADIR. Örnek cümleler: A: How many books do you have? (Kaç tane kitabın var?) B: I have 200 books. (200 tane kitabım var.) A: How many hours of TV do you watch everyday? (Her gün kaç saat TV izlersin?) B: I watch 2 hours of TV everyday. (Her gün 2 saat TV izlerim.) A: How many eggs do you need? (Kaç tane yumurtaya ihtiyacın var?) B: I need four eggs. (Dört yumurtaya ihtiyacım var.) İngilizce’de sayılabilen ve sayılamayan isimler Which It is used to ask for a specific thing amongst different things. TÜRKÇE: HANGİ? “WHICH” DE GENELLİKLE İSİMLERDEN ÖNCE KULLANILIR, ÇÜNKÜ “WHICH” DE BİR SORU SIFATIDIR. “WHICH” SORULARINDA BİR GRUP ŞEYİN İÇİNDEN “HANGİSİ” DİYE SORARIZ. BU SEBEPLE BAZI WHICH SORULARINDA, SORDUĞUMUZ “BİR GRUP ŞEY” BELLİYSE, WHICH’TEN SONRA İSİM KULLANILMAYABİLİR. Örnek cümleler: A: Which jacket is yours? (Hangi ceket senin?) B: The yellow one. (Sarı olan.) ya da; önümüzde birden fazla ceket duruyordur ve zaten neyi sorduğumuz bellidir: A: Which is yours? (Hangisi senin?) = Which one is yours? (Hangisi senin?) B: The yellow one. A: Which umbrella do you want to buy? (Hangi şemsiyeyi almak istiyorsun?) B: I want to buy the small one. (Küçük olanı almak istiyorum.) A: Which do you prefer? Coffee of tea? (Hangisini tercih edersin? Kahve mi çay mı?) B: I prefer coffee. (Kahveyi tercih ederim.) Soru kelimesinin olmadığı durumlarda ise soru cümlesi yardımcı fiille başlar, Simple Present Tense (Geniş Zaman)’de bu yardımcı fiiller “do” ve “does”dır. Örnek cümleler; A: Do you speak English? B: Yes, I do. / No, I don’t. (İngilizce konuşur musun?) A: Do a lot of tourists visit İstanbul? B: Yes, they do. / No, they don’t. (Bir çok turist İstanbul’u ziyaret eder mi?) A: Does she play football after school? B: Yes, she does. / No, she doesn’t. (O okuldan sonra futbol oynar mı?) A: Does your father wear a tie at work? B: Yes, he does. / No, he doesn’t. (Baban işte kravat takar mı?) What do you do in your free time? (Boş zamanında ne yaparsın?) What time does school start? (Okul ne zaman başlar?) How often do you go to the cinema? (Sinemaya ne kadar sıklıkla gidersin?) Where does she live? (O nerede yaşar?) What kind of books do you prefer to read? (Ne çeşit kitapları okumayı tercih edersin?) (Kardeşim genellikle işte kahve içer) We don’t go to the cinema very often. (Biz çok sinemaya gitmeyiz) USE OF PRESENT SIMPLE (İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN KULLANIMI):

  1. Genelde yaptığımız rutin eylemler veya alışkanlıklar:

I wake up at 8 o’clock every morning. (Her sabah 8de uyanırım.) He gets up at 9.30 every morning. (O her sabah 9.30da kalkar.) She goes to the school on eleven. (O, okula on birde gider.) My mother comes home at half past five. (Annem eve beş buçukta gelir.) He has breakfast at 8.00 (O saat 8de kahvaltı yapar) Trevor has lunch at 12.00 (Trevor saat 12de öğle yemeği yer) We have dinner at eight o’clock. (Biz saat sekizde akşam yemeği yeriz) I do my homeworks at 7.00 (Ödevlerimi 7de yaparım.) I have a shower every morning. (Ben her sabah duş alırım) A bad workman always blames his tools. (Kötü çalışan her zaman aletlerini suçlar) My brother usually drinks coffee at work. (Kardeşim genellikle işte kahve içer) We don’t go to the cinema very often. (Biz çok sinemaya gitmeyiz)

  1. Sürekli veya geneldeki durumlar:

She lives in a village on her own. (O bir köyde kendi başına yaşar) I speak two languages. (İki dil konuşurum)

  1. Her zaman geçerli gerçekler:

The sun sets in the west. (Güneş batıdan batar) Water boils at 100 degrees. (Su 100 derecede kaynar)

  1. Sabit çizelge veya programa bağlı gelecek olaylar:

The plane leaves at 8 this evening. (Uçak bu akşam 8’de ayrılacak) What time does the film start tomorrow? (Yarın film kaçta başlayacak?) Affirmative (Olumlu)Negative (Olumsuz)Question (Soru)

I take the bus to go to the city centre (Şehir merkezine gitmek için otobüse binerim.)I don’t drink tea. (Çay içmem.)Do you watch Game of Thrones? (Taht Oyunları’nı izler misin?)We wash the dishes together. (Bulaşıkları beraber yıkarız.)We don’t think that you’re right. (Haklı olduğunu düşünmüyoruz.)Do you have dinner together? (Akşam yemeğini birlikte mi yersiniz?)He plays the guitar. (O gitar çalar.)He doesn’t water his flowers. (O çiçeklerini sulamaz.)Does he have a scarf? (Onun atkısı var mı?)Olga runs really fast. (Olga gerçekten hızlı koşar.)She doesn’t drink alcohol. (O alkol içmez.)Does she know that there is an exam today? (Bugün sınav olduğunu biliyor mu?)You look nice. (Hoş görünüyorsun.)You don’t think straight. (Düzgün düşünmüyorsun.)Do you support his ideas? (Onun fikirlerini destekliyor musun?)She draws plans for buildings. (O binaların planlarını çizer.)She doesn’t build a house. (O ev inşa etmez.)Does she design a hotel? (Bir otel tasarlar mı?)They play handball. (Onlar hentbol oynarlar.)They don’t drive. (Onlar araba kullanmazlar.)Do they use public transportation? (Toplu taşıma kullanırlar mı?) PRESENT SIMPLE OF VERB “TO BE” (AM/IS/ARE) Present simple tense (geniş zaman)’da “to be” fiili am, is, are olarak kullanılır. I ile am; he, she, it ile is; we, you, they ile are kullanılır. Subjectsto beIamYouareWeareTheyarePenguins(they)areFrogs(they)areHeisSheisItisJoe(he)isJane(she)isA penguin(it)isAn octopus(it)is am, is, are, zamirlerle birleşerek kısaltılabilir: I am = I’m He is = He’s She is = She’s It is = It’s You are = You’re We are = We’re They are = They’re I am a student. (Ben bir öğrenciyim) I’m in India at the moment. (Ben şu anda Hindistan’dayım) Sue is a fashion conscious person. (Sue modaya bilinçli bir kişi) He’s at the cinema. (O sinemada) It’s a bullet train. (O hızlı tren) Cherries are red. They are delicious. (Kirazlar kırmızıdır. Onlar lezzetlidir) We are at school now. (Biz şimdi okuldayız) The windows are blue. (Pencereler mavi) I’m not hungry. (Aç değilim) My father isn’t at home. (Babam evde değil) The students aren’t in the garden. (Öğrenciler bahçede değil) A: Are you from India? B: Yes, I am. / No, I’m not. (Sen Hindistan’dan mısın?) A: Is Sally at home? B: Yes, she is. / No, she isn’t. (Sally evde mi?) A: Are they tired? B: Yes, they are. / No, they aren’t. (Onlar yorgun mu?) A: Where are you? (Neredesin?) B: I’m at home. (Evdeyim) A: How old is your father? (Baban kaç yaşında?) B: He’s 23 years old. (23 yaşında) Affirmative (Olumlu)Negative (Olumsuz)Question (Soru)


I am at the school right now. (Şu anda okuldayım.)

I am not a doctor. (Doktor değilim.)

Are you sure? (Emin misin?)

You are bad at Maths. (Matematikte kötüsün.)

You aren’t interested in art. (Sanata ilgili değilsin.)

Are you an introverted person? (İçine kapanık biri misin?)

She is a professor at university. (O üniversitede profesör.)

She isn’t good at drawing pictures. (Resim çizmede iyi değil.)

Is she Spanish? (O İspanyol mu?)

We are at the cinema. (Sinemadayız.)

We aren’t football players. (Biz futbolcu değiliz.)

Are you at the hospital? (Hastanede misiniz?)

He is an artist. (O bir sanatçı.)

He isn’t a politician. (Politikacı değil.)

Is he strong? (O güçlü mü?)

They are at the post office. (Onlar postanedeler.)

They aren’t safe there. (Orada güvende değiller.)

Are they criminals? (Suçlular onlar mı?)

Caleb is rich. (Caleb zengin.)

He isn’t poor. (Fakir değil.)

Is he a car owner? (Araba sahibi mi?)

Am/is/are Örnek Cümleler: 10 Olumlu, 10 Olumsuz, 10 Soru Cümlesi 1. Olumlu Cümleler I am twenty-one years old. (Yirmi bir yaşındayım.) It is a cat. (O bir kedi.) They are at the school. (Onlar okuldalar.) Our teacher is a woman. (Öğretmenimiz bir kadın.) We are at the cinema. (Sinemadayız.) You are a clever person. (Sen akıllı birisin.) I am at home. (Evdeyim.) She is a pilot. (O bir pilot.) He is a doctor. (O bir doktor.) 2. Olumsuz Cümleler I am not clumsy. (Ben sakar değilim.) You aren’t good at Geography. (Sen coğrafyada iyi değilsin.) She isn’t beautiful. (O güzel değil.) He is not handsome. (O yakışıklı değil.) It is not a table, it is a chair. (O bir masa değil, sandalye.) We aren’t in İzmir now. (Şu an İzmir’de değiliz.) Vernon and his family aren’t in Turkey. (Vernon ve ailesi Türkiye’de değiller.) My friends and I aren’t at the shopping centre. (Arkadaşlarımla ben alışveriş merkezinde değiliz.) Brian and Stu aren’t best friends. (Brian ve Stu en iyi arkadaş değiller.) China and Japan aren’t in Europe. (Çin ve Japonya Avrupa’da değiller.) 3. Soru Cümleleri +Are you married? (Evli misin?) – Yes, I am. (Evet.) / No, I am not. (Hayır.) + Is she at the hospital? (O hastanede mi?) – Yes, she is. (Evet.) + Is he an engineer? (O bir mühendis mi?) – No, he isn’t (Hayır) + Are they your neighbours? (Onlar senin komşuların mı?) – Yes, they are. (Evet) +Where are we? (Neredeyiz?) – I don’t know. We are lost. (Bilmiyorum. Kaybolduk.) + When is the interview? (Röportaj ne zaman?) – It is tomorrow morning. (Yarın sabah.) + How tall is he? (Onun boyu kaç?) – He is 165 cm tall. (165 cm uzunluğunda) + Where are they now? (Onlar şimdi nerede?) – They are in Paris. (Paristeler) + Why are they there? (Neden oradalar?) – Because they want to see Paris. (Çünkü Paris’i görmek istiyorlar.) + What colour are your eyes? (Gözlerin ne renk?) – They’re brown. (Kahverengi) Simple Present Tense Örnek Cümleler: 10 Olumlu, 10 Olumsuz, 10 Soru Cümlesi 1. Olumlu Cümleler I wash my face every morning. (Her sabah yüzümü yıkarım.) He takes a shower every evening. (O her akşam duş alır.) Lucia listens to music at nights. (Lucia geceleri müzik dinler.) We have dinner at 7.00. (7’de akşam yemeği yeriz.) He has breakfast every morning. (O her sabah kahvaltı yapar.) I brush my teeth twice a day. (Günde iki kere dişlerimi fırçalarım.) Eagles have wings. (Kartalların kanatları vardır.) My father goes to work by car. (Babam işe arabayla gider.) Olivia listens to Madonna. (Olivia Madonna dinler.) Dylan likes pizza. (Dylan pizza sever.) 2. Olumsuz Cümleler I don’t watch TV in the evenings. (Akşamları televizyon izlemem.) Children don’t go to school at weekends. (Çocuklar hafta sonları okula gitmezler.) My mother doesn’t work on Sundays. (Annem pazar günleri çalışmaz.) Hans and Helga don’t live in Turkey. (Hans ve Helga Türkiye’de yaşamıyorlar.) She doesn’t play tennis on Wednesdays. (O çarşamba günleri tenis oynamaz.) We do not watch horror movies. (Biz korku filmleri izlemeyiz.) They don’t like orange juice. (Onlar portakal suyu sevmezler.) Mike and his sister don’t like Matrix. (Mike ve kardeşi Matrix’i sevmez.) Wilson doesn’t drive fast. (Wilson hızlı araba kullanmaz.) Our teacher doesn’t smoke. (Öğretmenimiz sigara içmez.) 3. Soru Cümleleri +When do you watch TV? (Ne zaman TV izlersiniz?) -We watch TV in the afternoons. (Öğleden sonraları TV izleriz.) +What time does he wake up? (O saat kaçta uyanır?) – He wakes up at twelve o’clock. (O saat on ikide uyanır.) +Does he read a book at nights? (O geceleri kitap okur mu?) – Yes, he does. (Evet, okur.) +Does Will do his homeworks? (Will ödevlerini yapar mı?) – No, he doesn’t. (Hayır, yapmaz.) +What do you do after school? (Okuldan sonra ne yaparsın?) – I sleep after school. (Okuldan sonra uyurum.) +Do they live in Spain? (Onlar İspanya’da mı yaşıyor?) – Yes, they do. (Evet) +Do you go to school on Mondays? (Pazartesi günleri okula gider misin?) – Yes, I do. (Evet, giderim.) +Does Alison know you? (Alison seni tanıyor mu?) – No, she doesn’t. (Hayır, tanımıyor.) +When do your parents come home? (Annenle baban eve ne zaman gelir?) – They come home at 6.00 (Eve 6.00’da gelirler.) SIMPLE PRESENT TENSE TRUE/FALSE EXERCISES (İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN DOĞRU/YANLIŞ ALIŞTIRMALARI) Aşağıdaki cümlelerden dilbilgisi olarak doğru olanlar için “true”, yanlış olanlar için “false” seçeneğini işaretleyiniz.

  1. I doesn’t like reading newspapers. TRUE / FALSE

  2. He doesn’t play video games. TRUE / FALSE

  3. We live in İzmir. TRUE / FALSE

  4. They sits in front of the table. TRUE / FALSE

  5. My friends and I am at the school. TRUE / FALSE

  6. My parents and I are at home TRUE / FALSE

  7. Leonard lives in Manhattan TRUE / FALSE

SIMPLE PRESENT TENSE TRUE/FALSE EXERCISES ANSWER KEY (İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN DOĞRU/YANLIŞ ALIŞTIRMALARI CEVAP ANAHTARI) 1 FALSE 2 TRUE 3 TRUE 4 FALSE 5 FALSE 6 TRUE 7 TRUE SIMPLE PRESENT TENSE MULTIPLE CHOICE TEST EXERCISES (İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN ÇOKTAN SEÇMELİ TEST ALIŞTIRMALARI) Aşağıdaki sorularda en uygun cevabı işaretleyiniz.

  1. He ………… walk to the school.

A) isn’t B) aren’t C) doesn’t D) don’t 2. I ………. drinking lemonade A) like B) likes C) am like D) am not like 3. We …….. teachers. A) does B) don’t C) isn’t D) are 4. They ………. at home. They …… at work A) don’t / are B) aren’t / are C) aren’t / do D) don’t / do

  1. Alex and Jessica …………… steak every week.

A) eat B) eats C) doesn’t eat D) are eats

  1. ………. you ……….. in the USA?

A) Do / live B) Do / living C) Does / live D) Are / live

  1. A: ……………. does he come home?

B: He comes home at 7.30 A) Which B) What C) What time D) What colour SIMPLE PRESENT TENSE MULTIPLE CHOICE TEST EXERCISES ANSWER KEY (İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN ÇOKTAN SEÇMELİ TEST ALIŞTIRMALARI CEVAP ANAHTARI) 1 C 2A 3 D 4 B 5 A 6 A 7C SIMPLE PRESENT TENSE GAP-FILLING EXERCISES (İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN BOŞLUK DOLDURMA ALIŞTIRMALARI) Aşağıdaki sorularda boşlukları parantez içinde verilen kelimelerin doğru halleri ile doldurunuz.

  1. Brian ………………. at a school. (work)

  2. Valerie …………. a soldier. (to be)

  3. Paula and her husband …………………… (not cook)

  4. Paula’s husband ………………………… beer. (not drink)

  5. Paula ………………… wine. (drink)

  6. Ralph …………. a red nose. (have)

  7. She ………………….. a brother. (not have)

SIMPLE PRESENT TENSE GAP-FILLING EXERCISES ANSWER KEY (İNGİLİZCE GENİŞ ZAMAN BOŞLUK DOLDURMA ALIŞTIRMALARI CEVAP ANAHTARI) 1 works 2 is 3 don’t cook 4 doesn’t drink 5 drinks 6 has 7 doesn’t have ÇALIŞMALAR için tıklayın.



26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page