FORM OF FUTURE SIMPLE TENSE (YAPISI):
Future Tense, Türkçedeki gelecek zamandır. Cümleye eklendiğinde -ecek, -acak anlamları katar. Henüz gerçekleşmemiş, gelecekte yapılacak olan eylemlerden bahsederken kullanılır.
Örneğin:
I am busy now. I will call you later. (Şu an meşgulüm. Seni sonra arayacağım)
She attends a driving course. She will get her driving licence next month. (O, sürücü kursuna gidiyor. Ehliyetini önümüzdeki ay alacak)
Future simple (will) Tüm öznelerle will yardımcı fiil olarak kullanılır. Fiil hiçbir takı almadan yalın halde kullanılır.
OLUMLU: Subject + will + V
I’ll be more careful next time.
(Gelecek sefere daha dikkatli olacağım)
The children will visit their grandma soon.
(Çocuklar büyükannelerini yakında ziyaret edecekler)
It will be a tiring journey.
(Yorucu bir yolculuk olacak)
The government will take measures.
(Devlet önlemler alacak)
We will invite them to our party.
(Onları partimize davet edeceğiz)
First I will call my mother, then I will tell what is going on.
(Önce annemi arayacağım sonra neler olduğunu anlatacağım)
You look so dirty. You will have to take a bath.
(Çok pis görünüyorsun. Banyo yapman gerekecek)
When my holiday is over, I will start studying.
(Tatilim bittiğinde ders çalışmaya başlayacağım)
My grandmother will take care of my cat.
(Büyükannem kedime göz kulak olacak)
I will be very happy when you give me flowers.
(Bana çiçek verirsen çok mutlu olacağım)
OLUMSUZ: Subject + will not + V
NOT: Will not, won’t olarak birleştirilebilir.
I won’t help you next time.
(Gelecek sefere sana yardım etmeyeceğim)
It won’t last long to to read this book.
(Bu kitabı bitirmek uzun sürmeyecek)
Sue won’t come to the cinema.
(Sue sinemaya gelmeyecek)
It won’t rain next week.
(Gelecek hafta yağmur yağmayacak)
My mother won’t let me go to the party if I don’t do my homework.
(Ödevimi yapmazsam annem partiye gitmeme izin vermeyecek)
She won’t be able to complete the project.
(Projeyi tamamlayamayacak)
They won’t come with us because they are busy.
(Bizimle gelemeyecekler çünkü meşguller)
I won’t tell our secret to anybody.
(Sırrımızı kimseye söylemeyeceğim)
SORU: will + subject + V
A: Will you help me tomorrow? B: Yes, I will. You are my best friend.
(Yarın bana yardım edecek misin? B:Evet edeceğim. Sen benim en yakın arkadaşımsın)
A: Will they join the trip? B: No, they won’t. They think it’s expensive.
(Geziye katılacaklar mı?)
A: Will it snow next week? B: No, it won’t.
(Gelecek hafta kar yağacak mı?)
What will you do now?
(Şimdi ne yapacaksın?)
Where will we go tomorrow?
(Yarın nereye gideceğiz?)
How long will it take to read this book?
(Bu kitabı okumak ne kadar sürecek?)
Will you adopt another baby in the future?
(İleride başka bir çocuk daha evlat edinecek misin?)
Will you help us painting the walls?
(Duvarları boyamamıza yardım edecek misin?)
Will Ayse tell the truth to her mother?
(Ayşe annesine doğruyu söyleyecek mi?)
USE OF FUTURE SIMPLE (KULLANIM):
Gelecekte olmasını düşündüğümüz inandığımız tahmin ettiğimiz gelecek eylemler:
We will discover more new planets in the future.
(Gelecekte daha çok yeni gezegenler keşfedeceğiz)
I think it will rain tomorrow.
(Sanırım yarın yağmur yağacak)
The dress will look good on you. You should buy it.
(Elbise senin üstünde iyi görünecek. Almalısın)
Oh no! The engine won’t start.
(Motor çalışmayacak)
It will be very cold this winter.
(Bu kış çok soğuk olacak)
We will be rich in the future.
(İleride zengin olacağız)
You will become the best singer in the world.
(Sen dünyadaki en iyi şarkıcı olacaksın)
think, believe, expect, hope, be sure, be afraid ile will kullanımı:
I’m sure it will be a good holiday.
(Eminim iyi bir tatil olacak)
I hope you will pass the test.
(Umarım testi geçersin)
I’m afraid you’ll miss the train.
(Korkarım treni kaçıracaksın)
I’m sure you’ll enjoy the meal. It’s very delicious.
(Eminim yemeği seveceksiniz. Çok lezzetli)
Do you think life will be easier or more difficult in the future?
(Hayat gelecekte daha kolay mı yoksa daha zor mu olacağını düşünüyorsun)
They believe I will be a good doctor.
(Benim iyi bir doktor olacağıma inanıyorlar)
probably, perhaps, certainly zarflarıyla kullanımı:
Perhaps I’ll visit you tomorrow.
(Belki seni yarın ziyaret ederim)
You’ll certainly like Mozart if you listen to.
(Dinlersen kesinlikle Mozart’ı seveceksin)
We’ll probably run out of oil in a hundred years.
(Muhtemelen yüz yıl içinde petrolü tüketeceğiz)
Perhaps you and Jack will take another trip.
(Belki Jack ve sen başka bir geziye çıkarsınız)
They will probably call us today.
(Muhtemelen bizi bugün arayacaklar)
You will certainly be the best teacher
Konuşma anında yapmaya karar verdiğimiz kararlarımız veya niyetlerimiz için will kullanabiliriz:
I liked the boots. I’ll take them.
(Botlar hoşuma gitti. Onları alacağım)
Oh no! You have a lot of luggage. I’ll help you.
(Olamaz. Çok eşyan var. Sana yardım edeyim
‘What would you like to have?’ ‘Mmm. I’ll have orange juice, please.’
(Ne almak istersiniz? Portakal suyu alayım lütfen.)
I don’t have nothing to do. I will watch TV.
(Yapacak bir şeyim yok. Televizyon izleyeceğim)
I haven’t decided yet. I will let you know tomorrow.
(Henüz karar vermedim. Yarın sana bildiririm)
I will quickly go shopping.
(Hemen alışverişe gideceğim)
Will, tehdit, söz, isteklilik gibi anlamlara gelebilir:
Stop laughing at me. I’ll kill you!
(Bana gülmeyi kes. Seni öldürürüm)
I’ll feed your cats honey. I won’t forget. I promise.
(Kedilerini beslerim tatlım. Unutmam. Söz veriyorum)
I won’t disappoint you.
(Seni hayal kırıklığına uğratmam)
I will clean the house when you are not around. I promise.
(Sen buralarda değilken evi temizlerim. Söz veriyorum)
Don’t worry. I’ll lend you money.
(Endişelenme. Sana para gönderirim)
FUTURE SIMPLE TENSE TIME WORDS (ZAMAN KELİMELERİ):
tomorrow: yarın
-I’ll make my presentation tomorrow.
(Yarın sunumumu yapacağım)
the day after tomorrow: yarından sonra
-We will throw a party the day after tomorrow.
(Yarından sonra parti vereceğiz)
next week, next year, next month,next time: önümüzdeki hafta, önümüzdeki yıl, önümüzdeki ay, bir dahaki sefere
-Our teacher will announce the results next week.
(Öğretmenimiz sonuçları önümüzdeki hafta duyuracak)
-We will go to Japan next year.
(Önümüzdeki yıl Japonya’ya gideceğiz)
-I will buy you a new t-shirt next time.
(Bidahaki sefere sana yeni bir t-shirt alacağım)
-My father will go fishing next month.
(Önümüzdeki ay babam balık tutmaya gidecek)
tonight: bu gece
-We will watch out favorite TV show tonight.
(Bu gece en sevdiğimiz televizyon programını izleyeceğiz)
soon: en kısa zamanda
-I am at work right now. I will call you soon.
(Şu anda işteyim. Seni en kısa zamanda arayacağım)
in a week, in a month: bir hafta içinde, bir ay içinde
-She will send the information letter in a week.
(Bilgilendirme mektubunu bir hafta içinde gönderecek)
-We will graduate from university in a month.
(Bir ay içinde mezun olacağız)
in the future: gelecekte, ileride
-Our world will be very different in the future.
(Gelecekte dünyamız çok farklı olacak)
“Will” ve “Be Going To” Farkı
Her iki yapı da gelecek zaman için kullanılır. Ancak;
“Be going to” yapısı önceden planlanmış ya da gerçekleşeceği kesin olan durumlardan bahsederken kullanılır.
Will ve be going to kullanımını iki farklı bağlamda inceleyelim:
A: Why have you bought tomatoes? (Neden domates aldın?)
B: Because I am going to make tomato soup. (Çünkü domates çorbası yapacağım)
-I don’t know what to cook today. Perhaps I will make tomato soup
(Bugün ne pişireceğimi bilmiyorum. Belki domates çorbası yaparım)
NOT: İlk örnekte kişi domates çorbası yapmayı önceden planlayıp bunun için domates almış. Bu nedenle be going to yapısı kullanılmış. İkinci örnekte ise henüz karar verilmemiş, yalnızca bir olasılık olduğu için will kullanılmış.
Bir olayın gerçekleşeceğine dair belirtiler varsa “be going to” kullanılır.
Örneğin:
The weather is cloudy. It is going to rain.
(Hava bulutlu. Yağmur yağacak)
It is winter and he wears a short. He is going to be sick.
(Mevsim kış ve o şort giyiyor. Hasta olacak)
ÖRNEK DİYALOG
A: What will you do tonight? Do you have any plans?
(Bu akşam ne yapacaksın? Planın var mı?)
B: No, I don’t have any plans. Will you go out?
(Hayır bir planım yok. Sen dışarı çıkacak mısın?)
A: Yes, I will. I will eat dinner out tonight. Do you want to come with me?
(Evet çıkacağım. Bu gece yemeği dışarıda yiyeceğim. Benimle gelmek ister misin?)
B: Okay, I will join you.
(Olur, sana katılırım)
A: Great. We will meet at the restaurant then.
(Süper. O zaman restoranda buluşuruz)
ALIŞTIRMALAR
1-We _____ (to go) on a holiday next week.
2-You _____ (not to have) any problems.
3-Everything ____ (to be) okay.
4-They _____ (to visit) us next month.
5-We ______ (to take) an exam tomorrow.
6-If you don’t feel good, I ____ (to bring) a pill for you.
7-I _____ (not to invite) them to the party.
8-Don’t worry. I ______ (to feed) your fish.
9-I think the weather _____ (to be) good tomorrow.
10- We _____ (to play) tennis next week.
Answers: 1-will go / 2-won’t have / 3-will be / 4-will visit / 5-will take / 6- will bring / 7-won’t invite / 8-will feed / 9-will be / 10- will play
Comentários