FORM OF PRESENT PERFECT SIMPLE (YAPISI):
He, she, it özneleriyle has; I, you, we, they özneleriyle have yardımcı fiili kullanılır. Fiil üçüncü haldedir (V3 ).
OLUMLU: Subject + have/has + V3
Düzenli fiiller present perfect simple tense’de –ed takısı alır.
play – played
work – worked
visited – visited
study – studied
carry – carried
live – lived
change – changed
stop – stopped
plan – planned
I’ve cooked the meal. Let’s eat.
(Yemeği pişirdim. Haydi yiyelim)
They have helped me a lot recently.
(Son zamanlarda bana çok yardım ettiler)
You have carried the bags home. Thanks.
(Çantaları eve taşıdın. Sağol)
The taxi has arrived. Goodbye.
(Taksi geldi. Hoşçakalın)
Thank Sue. She’s cleaned the kitchen.
(Sue’ya teşekkür et. O mutfağı temizledi.)
The city has changed recently.
(Şehir son zamanlarda değişti)
Düzensiz fiiller –ed alma kuralına uymazlar. Düzensiz fiiller tablosundan past participle (yani V3 – üçüncü şekilleri) öğrenilmelidir. Örnekler:
go – went – gone
be (am/is/are) – was / were – been
see – saw – seen
read – read – read
buy – bought – bought
come – came – come
do – did – done
have – had – had
cut – cut – cut
break – broke – broke
eat – ate – eaten
write – wrote – written
I’ve seen this film a few times.
(Bu filmi birkaç kere gördüm)
The children have eaten ice cream.
(Çocuklar dondurma yediler)
We’ve read a lot of books so far.
(Şimdiye kadar bir çok kitap okuduk)
She’s bought the tickets.
(O biletleri aldı)
My father has had a new car lately.
(Babam son zamanlarda yeni bir arabaya sahip)
OLUMSUZ: Subject + have/has + not + V3
She hasn’t visited me for a log time.
(Uzun zamandır bizi ziyaret etmedi)
They haven’t bought the tickets yet.
(Henüz biletleri almadılar)
I haven’t finished the plate yet.
(Henüz tabağımı bitirmedim)
It hasn’t rained since last winter.
(Geçen kıştan beri yağmur yağmadı)
We haven’t seen any good films so far this year.
(Bu yıl şimdiye kadar hiç iyi bir film görmedik)
SORU: have/has + subject + V3
A: Have you done your homework? B: Yes, I have. / No, I haven’t.
(Ödevini yaptın mı?)
A: Has the secretary written the email yet? B: Yes, she has. / No, she hasn’t.
(Sekreter mektubu henüz yazmadı mı?)
USE OF THE PRESENT PERFECT SIMPLE (KULLANIMI):
1-geçmişte başlayıp şimdiye kadar süren eylemler:
I have lived in this city since 2003. I like here a lot.
(2003’ten beri bu şehirde yaşadım. Burayı çok seviyorum)
She’s been a teacher for 25 years.
(O 25 yıldır öğretmendir)
Japanese people have consumed green tea for centuries.
(Japonlar asırlardır yeşil çay tüketti)
How long have you known your best friend?
(En iyi arkadaşını ne kadar süredir tanıyorsun?)
I’ve known her for a long time.
(Onu uzun zamandır tanıyorum)
We’ve known each other since we started school.
(Okula başladığımızdan beri birbirimizi tanıyoruz)
Şimdiye kadar belirsiz zamanda olan eylemler:
I have seen this film before. I don’t want to see it again.
(Ben bu filmi gördüm. Tekrar görmek istemiyorum)
I have seen this film before. I don’t want to see it again.
(Ben bu filmi gördüm. Tekrar görmek istemiyorum)
Have you ever been to Paris?
(Hiç Paris’te bulundun mu?)
Have you ever eaten Japanese food?
(Hiç Japon yemeği yedin mi?)
I have been to Paris three times in my life.
(Hayatımda üç kere Parise gittim)
Bu zaman periyotları geçmediyse “this morning/evening, today, this week, this year” ile:
Have you seen your boyfriend today?
(Arkadaşını bugün gördün mü?)
I’ve read ten books so far this year.
(Bu sene şimdiye kadar on kitap okudum)
Sonucu şimdiyle bağlantılı eylemler:
John has broken his leg. He can’t play today.
(John bacağını kırdı. Bugün oynayamaz)
Oh! I’ve found the file!
(Dosyayı buldum)
The man has lost his luggage. He feels awful.
(Adam eşyasını kaybetti. O berbat hissediyor)
PRESENT PERFECT SIMPLE TIME WORDS (ZAMAN KELİMELERİ):
for, since, just, already, ever, never, yet, lately, up to now, over the past ten years, recently, so far, before, until now, in my life, this year, How long / Since when?
for + a time period (Bir eylemin süresi for ile belirtilir):
I haven’t eaten fish for a long time.
(uzun zamandır balık yemedim)
He’s been ill for a few weeks.
(Birkaç haftadır o hasta)
The sun hasn’t come out for days.
(Günlerdir güneş açmadı)
We’ve worked here for ten years.
(on yıldır burada çalıştık)
since + starting point (Bir eylemin başlangıç zamanı since ile belirtilir)
I have known Sue since she was a child.
(Çocukluğundan beri Sue’yu tanırım)
I have never eaten since the morning.
(Sabahtan beri hiç yemedim)
Sue has been a teacher since 1999.
(1999’dan beri Sue bir öğretmendir)
I haven’t seen him since last year.
(geçen yıldan beri onu görmedin)
Just (demin, kısa süre önce vb.)
I’ve just drunk milk.
(Demin süt içtim)
The ship has just arrived.
(Gemi demin geldi)
Yet (henüz, daha, hala anlamlarında olumsuz ve soru cümlelerinde kullanılır)
Have you eaten lunch yet?
(Henüz öğle yemeği yemedin mi?)
I haven’t finished my lunch yet. I’m still eating.
(Henüz öğle yemeğimi bitirmedim. Hala yiyorum)
Already (zaten, önceden, çoktan)
A: Go and complete the report, Tony. B: I’ve already completed the report, mom.
(Git ve raporu tamamla, Tony. Zaten (çoktan) raporu tamamladım, anne)
So far / until today / until now (şimdiye kadar)
I’ve read ten books on animals so far this year.
(Bu yıl hayvanlar üzerinde şimdiye kadar on kitap okudum)
Nobody has seen me in a red dress until today.
(Bugüne kadar kimse beni kırmızı elbise içinde görmedi)
lately / recently (son zamanlarda / yakınlarda)
My father has been very stressed recently.
(Babam son zamanlarda çok stresli)
during/over the last …(sırasında, boyunca)
Earthquakes have caused a lot of damage during the last century.
(Depremler son yüzyılda çok zarara sebep oldular)
She has improved her English over the last decade.
(Son on yıl boyunca İngilizcesini geliştirdi)
superlative + present perfect simple
This is the most expensive ring I’ve ever worn.
(Bu taktığım en pahalı yüzük)
This is the best book I’ve ever read.
(Bu okuduğum en iyi kitap)
I’ve never seen such a beautiful butterfly before.
(Daha önce hiç böyle güzel kelebek görmedim)
It’s the most beautiful butterfly I’ve ever seen.
(O gördüğüm en güzel kelebek)
We haven’t read such an interesting book before.
(Daha önce böyle ilginç bir kitap okumadık)
This is the most interesting book we’ve ever read.
(Bu okuduğumuz en ilginç kitap)
He has never seen such a funny animal before.
(O daha önce hiç böyle komik hayvan görmedi)
The kangaroo is the funniest animal he has ever seen.
(Kanguru onun gördüğü en komik hayvan)
been
Bulunmak, gidip gelmek anlamı vermek için gone yerine been kullanılır.
John has been to İstanbul a few times.
(Birkaç kere İstanbul’da bulundu)
Have you ever been abroad?
(Hiç yurt dışında bulundun mu?)
I have been to many Turkish cities so far.
(Şimdiye kadar bir çok Türk şehrinde bulundum)
I smell of onion because I have been to the kitchen.
(Soğan kokuyorum çünkü mutfakta bulundum)
Bulunmak, yani gidip gelmek anlamı yoksa gone kullanılır. Gone, gitti; gelmedi halen orada anlamı verir.
John has gone to İstanbul. (= He is in İstanbul.)
(John İstanbul’a gitti)
Where’s your father? He’s gone to the kitchen.
(Baban nerede? Mutfağa gitti)
PRESENT SIMPLE & PRESENT PERFECT SIMPLE
Geçmişten şimdiye süren bir durumu belirtmek için present perfect kullanırız:
I live in Turkey. (DOĞRU- genel anlamda kullanılmış present simple uygun)
(Türkiye’de yaşarım)
I live in Turkey since I was born. (YANLIŞ, süreç belirtildiği için present perfect kullanılmalıydı) )
I have lived in Turkey since I was born. (DOĞRU)
(Doğduğumdan beri Türkiye’de yaşarım / yaşadım)
Başka örnekler:
I am a teacher.
(Ben öğretmenim)
I have been a teacher since 1996.
(1996’dan beri öğretmenim)
He has a car.
(O bir arabaya sahip)
He has had a car for ten years.
(O on yıldır bir arabaya sahip)
My father drives a car.
(Babam araba sürer)
My father has driven a car since 2002.
(Babam 2002’den beri araba sürer)
Kommentare