top of page
DİLARA UÇAR

QUANTIFIERS



QUANTIFIERS (MİKTAR BELİRLEYİCİLER)


Bu yazımızda miktar belirleyiciler dediğimiz bazı “quantifier”lardan bahsedeceğiz. Hepsini ayrı ayrı incelemeden önce belki bir konuyu açıklığa kavuşturmak faydalı olacaktır. Bu miktar belirleyiciler hem sayılabilen hem de sayılamayan isimlerle kullanılırlar. Fakat sayılabilenlerde sadece çoğullarla kullanılır. Miktar belirleyicilere kesin rakamı bilmediğimizde ya da kesin rakam önemli olmadığında ihtiyaç duyarız.


SOME

Çoğul sayılabilen isimlerle kullanıldığında “birkaç”, sayılamayanlarla kullanıldığında “biraz” anlamına gelir. Olumlu cümlelerde kullanılır, fakat olumsuz cümlelerde kullanılmazlar. Soru cümlelerinde ise sadece teklif ve talep durumlarında kullanılırlar. Örnek:


I need some money. (Biraz paraya ihtiyacım var.) -Sayılamayan


She wants to buy some pineapples. (Birkaç ananas almak istiyor.) –Sayılabilen çoğul


Can I get some coffee? (Biraz kahve alabilir miyim?) -Talep


Would you like to have some cookies? (Birkaç kurabiye ister misiniz?) –Teklif


Not: “There is/there are” ile kullanımında sayılamayanlarla “is”, sayılabilen çoğullarla “are” kullanılır.


There is some money.


There are many pineapples.

ANY

“Hiç” anlamına gelir. Çoğul sayılabilen isimler ve sayılamayan isimlerle kullanılır. Sadece olumsuz ve soru cümlelerinde kullanılır. Olumlu cümlelerde kullanılmaz.


I don’t have any money. –Sayılamayan


There aren’t any pineapples in the fridge. –Sayılabilen çoğul


Do you remember any words in Chinese? -Sayılabilen çoğul


Is there any food in the refrigerator? –Sayılamayan


Not: “There is/there are” ile kullanımında sayılamayanlarla “is”, sayılabilen çoğullarla “are” kullanılır.


There isn’t any money.


There aren’t any pineapples.

MUCH

“Fazla” anlamına gelir ve sadece sayılamayan isimlerle kullanılır. Olumsuz ve soru cümlelerinde kullanılır, fakat olumlu cümlelerde kullanılmaz.


I don’t have much homework. (Fazla ödevim yok.)


Soru cümlelerinde iki farklı kullanımı vardır: Yes/No soruları ve “How much”.


Do you have much homework? (Çok ödevin var mı?)


How much homework do you have? (Ne kadar ödevin var?)


Bu sorulara kısa cevap vermek için şunlardan birini kullanın: A lot (çok), A little (biraz), Not much (fazla değil).


MANY

“Pek çok” anlamına gelir ve sadece sayılabilen çoğul isimlerle kullanılır. Olumlu, olumsuz ve soru cümlelerinin hepsinde kullanılabilir.


I can speak many languages. (Pek çok dil konuşabiliyorum.)


I can’t speak many languages. (Çok fazla dil konuşamıyorum.)


Soru cümlelerinde iki farklı kullanımı vardır: Yes/No soruları ve “How much”.


Can you speak many languages? (Çok dil konuşabiliyor musun?)


How many languages can you speak? (Kaç dil konuşabiliyorsun?)


Sorulara kısa cevap vermek için şunlardan birini kullanın: A lot (çok), A few (birkaç), Not many (fazla değil).


A LOT OF

“Çok” anlamına gelir. Sayılabilen çoğul isimlerle ve sayılamayanlarla kullanılır. Olumlu, olumsuz, soru cümlelerinin hepsinde kullanılabilir.


I have a lot of homework. (Sayılamayan-Olumlu)


I don’t have a lot of homework. (Sayılamayan-Olumsuz)


Do you have a lot of homework? (Sayılamayan-Soru)


I can speak a lot of languages. (Sayılabilen çoğul- Olumlu)


I can’t speak a lot of languages. (Sayılabilen çoğul- Olumsuz)


Can you speak a lot of languages? (Sayılabilen çoğul- Soru)


Olumlu cümlelerde kullanıldığında “much”, “many” ve “a lot of” aynı anlama gelmektedir; hepsi “çok” demektir. Aralarındaki tek fark “a lot of”un daha çok konuşma dilinde, “much” ve “many”nin ise yazılı dilde tercih edilmesidir.


Not: “There is/there are” ile kullanımında sayılamayanlarla “is”, sayılabilen çoğullarla “are” kullanılır.


There is a lot of money.


There are a lot of pineapples.


Not-2: “A lot of” yerine hem sayılamayan hem de sayılabilen çoğullarla “lots of” kullanılabilir. Anlam değişmez.


There is lots of money. / I have lots of money.


There are lots of pineapples. / I have lots of pineapples.


A FEW

“Birkaç” demektir. Sadece sayılabilen çoğul isimlerle, olumlu ve soru cümlelerinde kullanılır; olumsuz cümlelerde kullanılmaz.


I have a few friends in my neighbourhood. (Mahallede birkaç arkadaşım var.)


Do you have a few friends in your neighbourhood? (Mahallede birkaç arakadaşın var mı?)


Not: “A” olmadan sadece “few”, “neredeyse hiç” anlamına gelmektedir.


I have few friends in my neighbourhood. (Mahellede neredeyse hiç arkadaşım yok.)


A LITTLE

“Biraz” anlamına gelir. Sadece sayılamayan isimlerle, olumlu ve soru cümlelerinde kullanılır; olumsuz cümlelerde kullanılmaz.


She has a little money. (Biraz parası var.)


Does she have a little money? (Biraz parası var mı?)


Not: “A” olmadan sadece “little”, “neredeyse hiç“ anlamına gelmektedir.


She has little money. (Neredeyse hiç parası yok.)


Definite Article: The

Korkulu rüyamız the, nereye gelir nereye gelmez kestiremediğimiz o üç harfli kelime. Ama inanın aslında kolay bir konu. Daha konu başlığı bize ipucu veriyor mesela: “definite” yani belirli, belirlenmiş.


Yani biz bu “the”’yı belirli, önceden belirlenmiş isimlerde kullanıyoruz. The nerede kullanılır nerede kullanılmaz gelin beraber örneklerde görelim


- Yesterday there was a girl asking about you. The girl wanted your phone number. (önceden bahsi geçen isimlerde)


- Excuse me, where is the post office? (önceden bahsi geçmese de bulunulan yerde yalnızca bir tane olduğu düşünülen, tahmin edilen isimlerde)


- She is the policewoman who caught that thief. (which, who gibi clause’larla özellikle belirtilen ya da tanımlanan kişi ya da nesnelerde)


- The president would like to see you in his office tomorrow. ( eşi benzeri olmayan kişi ya da nesnelerde)


- This is the best meal I have ever had in a long while. ( superlative’lerde)

- That was the second time I had been fired from my job. (bir eylemi kaç kez yaptığınızı bildirirken verdiğiniz sayılarda)


- The rich are cruel no matter in which country they are. (sıfat ile yapılmış ve o sıfatın anlattığı bir grubu belirten kelimelerde. Buna ülke isimlerinden türemiş sıfatlar da dahil, mesela “The British”)


- There was a worldwide crisis in the 2000’s. (zaman dilimini anlatırken)


- The only reason I am studying Chinese is because I really like Chinese culture. (“the only” kalıplarında)


- The Nile, the Netherlands, The Republic of Turkey, The New York Times, The Hilton, The Smiths, The Avşars (tek bir yeri anlatan coğrafi yerlerde, çoğul kullanılmış ülkelerde, içinde “republic” ya da “state” geçen ülke isimlerinde, gazete isimlerinde, ünlü bina ya da yer isimlerinde ve son olarak soyadı ile belirttiğimiz o soyadına mensup aileleri anlatırken)


Indefinite Article: A, An

The kadar olmasa da, a-an ikilisi de bir gerilim yaratan konulardan. Kullanım yerlerini örneklerle anlatalım ve unutmayalım: kelime sesliyle başlarsa “a”, sessizle başlarsa “an” kullanıyoruz.


Tabi kelimelerin okunuşuna göre değiştiğini de unutmayalım, mesela “university” sesli harfle başlasa da okunurken “yu” diye başlar, yani okunuşunda en başta sessiz harf var gibi düşünüldüğünden “a university” olur ve “an” ALMAZ.


- This is a pen. (sayılabilen tekil isimlerde)


- I have finally found a job. (ilk defa bahsi geçen bir şeyde)


- My dad is a milkman. ( mesleklerden bahsederken)


- I have a friend who is a Muslim.(tekil din ya da milletten bahsederken)


- Would you like to go to the cinema on a Saturday? ( belirli bir günden DEĞİL herhangi bir günden bahsederken)


- What a wonderful world! ( what… such… kalıplarıyla oluşturulan, hayret belirten phraselerde)


Demonstratives: This, That, These, Those

İşaret belirteçleri de en bilinen en kolay belirteçlerdendir. Yapmanız gereken tek şey işaret ettiğiniz ismin önüne yukarıdaki dörtlüden birini getirmek. Ha bir de, bu kelimelerimiz sıfat da olur zamir de.


- This dog is mine. (yakında ve tekilse)


- These are dogs. (takında ve çoğulsa)


- That bird belongs to my friend. (uzakta ve tekilse)


- Those are birds over there. (uzakta ve çoğulsa)


Numbers: One, Ten, Thirty


- I have ten days left to complete that project.


- Sam just bought thirty apples, he thinks one apple a day keeps to healthy and he will eat one every day this month!


Distributives: All, Both, Every, Each, Either, Neither, Half

Üleştirme belirteçleri de hem sıfat hem zamir olabiliyor ve bahsi geçen ismin eylemde nasıl bir dağılımı olduğunu anlatıyor.


- Both of my parents support me in my decisions. Both love me.


- All kids are innocent, we need to protect their innocence. All deserves protection.


Difference Words: Another, Other, The Other

Farklılık belirttikleri için belirteçler konusunda yer alan bir diğer konu da farklılık bildiren kelimeler, yani “diğer”, “diğeri” diye çevirdiğimiz another, other ve the other kelimeleri.


- Sorry I am very busy, I have other things to do.


- Would you like to have another cup of tea, my dear?


- Where are the others? Why is the meeting room empty?


5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page